Dergi Hakkında

Teemmül Dergisi uzun soluklu bir planlama ve çalışma sürecinden sonra 12.06.2023 tarihinde kurulmuştur. 

Teemmül Dergisi (TD), Teoloji (Arap Dili ve Belagatı, Hadis, İslam Hukuku/Fıkıh, Kelam ve İslam Mezhepleri Tarihi, Kur’an-ı Kerim Okuma ve Kıraat, Tasavvuf, Tefsir, Felsefe ve Din Bilimleri, İslam Tarihi ve Sanatları, Türk İslam Edebiyatı) ve Toplum Bilimleri (Tarih, Dilbilim, Psikoloji, Sosyoloji, Antropoloji) alanlarında bilimsel, akademik ve uluslararası hakemli bir dergidir.

Teemmül Dergisi, Teoloji ve Toplum Bilimleri alanındaki akademik çalışmaları yayımlayarak ilim dünyasına katkı sunmayı amaç edinmiştir.

Dergi, Türkiye içinden ve dışından katkıda bulunanların özgün Araştırma Makalesi, Kitap İncelemesi, Kısa Araştırma Makalesi, Teknik Not, Biyografi, Çeviri, Bilimsel Raporlar, Vaka Raporları, Editöre Mektuplarını içerir. Bu alanlarla ilgilenen tüm araştırmacılara açık olan dergide, söz konusu alanlar dışındaki araştırmaların yayımlanmasına editörler kurulu karar verir. Dergimizde yayımlanan bütün bu bilimsel araştırma türlerinde öz ve anahtar kelimelerin olması zorunludur.

Dergi her yıl 1 Mart ve 1 Eylül tarihlerinde olmak üzere yılda iki sayı yayımlanır. Dergi gerektiğinde yeni konulu sayılar çıkarılabilmektedir. Dergimiz Mart sayısı için 1 Eylül-31 Ocak, Eylül sayısı için 1 Mart-31 Temmuz tarihlerinde makale gönderimine açıktır.

Derginin yayın dili Türkçe, İngilizce ve Arapça olup diğer dillerdeki araştırmaların yayımlanmasına editörler kurulu karar verir.

Dergide yayımlanan çalışmalarda bilimsel araştırma ve yayın etiği ilkelerine uyulmaktadır. Etik kurul onayı gerektiren çalışmalar ilgili kurumdan alınmış etik kurul onayı belgesi olmadan dergide yayımlanmaz.

Dergiye gönderilen makaleler yayın kurulu tarafından uluslararası geçerliliği olan intihal tespit programı iThenticate ile benzerlik kontrolünden geçirilmektedir. Makalenin genel benzerlik oranının %20 ve altında olması gerekmektedir. Bibliyografik materyaller (kaynakça, alıntılar vb.) taramaya dâhil edilmez. Bu aşamada genel benzerlik oranı %20’nin üzerinde olan makaleler hakem sürecine girmeden yazara iade edilmektedir. Lisansüstü yayınlardan veya tam metinli bildirilerden üretilmiş çalışmalardan intihal raporu şartı aranmaz.

Dergimiz tüm makalelerin değerlendirme sürecinde çifte körleme yöntemini kullanmaktadır. Kör hakemlik, bilimsel yayınların en yüksek kalite ile yayınlanması için uygulanan bir yöntemdir. Bu yöntem, bilimsel çalışmaların nesnel bir şekilde değerlendirilme sürecinin temelini oluşturmaktadır ve birçok bilimsel dergi tarafından tercih edilmektedir. Çift körleme yönteminde çalışmaların yazar ve hakem kimlikleri gizlenmektedir. Yıl içerisinde yayımlanan çalışmaların hakemleri yılsonunda dergimizde liste olarak yayımlanacaktır. Hakemlere talep etmeleri durumunda hakemlik belgesi gönderilmektedir.

Dergimiz açık erişimli bir dergidir ve yayın sürecinin hiçbir aşamasında yazarlardan veya kurumlardan ücret talep etmez. Dergimizde makalesi yayımlanan yazarlar eserlerinin tüm telif hakkını bedelsiz olarak dergimize devretmiş olurlar. Dergimiz derginin tüm içeriğini okura ya da okurun dahil olduğu kuruma derginin kurulduğu 2023 yılından itibaren olmak üzere ücretsiz olarak sunar ve yazarın ücretsiz devrettiği telif hakkını yine ücretsiz bir şekilde okuyuculara sunmaktadır. Çalışmaları yayımlanan yazarlara telif ücreti, hakemlere hakemlik ücreti ödenmez. Dergimiz, yayımlanan makaleleri akademik amaçlar doğrultusunda basılı olarak ya da internet ortamında paylaşma hakkını saklı tutar.

TD, yayın etiğinde en yüksek standartlara bağlıdır ve Committee on Publication Ethics (COPE) tarafından geliştirilen yayın etiği ilkelerini ve tavsiyelerini gözetir. Gönderilen tüm makaleler orijinal, yayınlanmamış ve başka bir dergide değerlendirme sürecinde olmamalıdır. İntihal, duplikasyon, sahte yazarlık/inkâr edilen yazarlık, araştırma/veri fabrikasyonu, makale dilimleme, dilimleyerek yayın, telif hakları ihlali ve çıkar çatışmasının gizlenmesi, etik dışı davranışlar olarak kabul edilir.  Kabul edilen etik standartlara uygun olmayan tüm makaleler yayından çıkarılır. Buna yayından sonra tespit edilen olası kuraldışı, uygunsuzluklar içeren makaleler de dâhildir. Olası bilimsel etik dışı davranışlar ve etik yayın ihlali durumunda, COPE Ethics Flowcharts dikkate alınır.

Dergimizin isim kurucusu dergi yazı işleri müdürümüz Uzman Öğretmen Hatice ÖZDEMİR EKİNCİ'dir. Yazı işleri müdürümüzün derginin ismiyle aynı isimde bir serbest yazısı Kurşun Renkli Yazılar isimli kitabında yayımlanmıştır. Hatice ÖZDEMİR EKİNCİ Hanımefendiye teşekkür ediyor ve Teemmül başlıklı yazısını aşağıya ekliyoruz.

Teemmül

İnsan ruh ve bedenden müteşekkil bir varlıktır. Beden ruhun giysisi, görünür alemin parçasıdır. Ruhun bilinebilir ya da bilinmezliği üzerinde yüzyıllardır düşünülmüştür. İnsanın insandan ayrışması da yakınlaşması da ruh iledir. “Sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: “Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir.”(17/85) Ruhun mahiyetini, zihnin antrenmanlarıyla ve verilen ilimle çözümleme yoluna gidilebilir.

İnsanın temiz bir fıtratta yaratılması, Allah’ın adalet sıfatının gereğidir. İnsan yaratılış itibariyle inanma ihtiyacı içinde olan bir varlıktır. İnanma, güvenme, dayanma, teslim olma ve buna mukabil birçok ihtiyacın hissedilmesi tabiidir. Kendisine vahyin ulaşmasıyla birlikte, mutlak gücü tanıyan insan ruhun beden ile olan ilişkisine ehemmiyet verecektir. İnsanı diğer varlıklardan ayıran akıl ve irade kavramlarını merkeze koyduğumuzda, ruhun bedene olan hâkimiyeti zuhur eder. Akıl, nefis, irade kavramları, insanın tutum ve davranışlarını belirleyici kavramlardır. “Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.”(91/7-9) İnsan, beden, nefis ve ruhtan oluşan bir varlıktır. Nefis, bedeni merkeze koyduğunda süfli boyutta kalırken, nefsin ruhu merkeze koyduğunda ulvi boyutu yakalaması mümkündür. Allah, insanı akıl ve irade emaneti ile desteklemiştir. Nefis, ölümle yok olurken, ruhun devamlılığı esastır. İnsan, nefsini terbiye etmekle sorumlu bir varlıktır.

Terbiye, Arapça asıllı bir kelimedir. Terbiye ile aynı kökten gelen Rab kelimesi sahip, malik, sevk ve idare edici anlamlarına da gelir. Allah, dünya-ahiret çizgisini kavrayacak bir zihnin inşasında insanı yalnız bırakmamıştır. Vahiy ve peygamberlerle desteklemiş, kendisini himaye edici varlıklara emanet etmiştir.

İnsan, bir aile içinde dünyaya gelir. Anne ve babası, onun ilk rol modelleridir. Hz. Peygamber (sav) “Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.” (Buhari, cenâiz 92; Ebû Dâvut, sünen 17; Tirmizî, kader 5) derken ebeveynin çocuk üzerindeki tesirine işaret etmektedir.

İnsan zihni, doğumla birlikte gördüğü, duyduğu her şeyi zaman içinde kaydeder. Sevgi ve güven temelinde gelişen bağlar “denetimsiz kayıt”a zemin hazırlar. Zihnin algı sürecinde, insanın, değer verdiği kişilerin duygu, tutum ve davranışlarını taklide dayalı/ olduğu gibi alıp kendi yaşantısına uygulaması kaçınılmazdır. Kendini koruma, kendini yönetme, tevazu, özsaygı, insanı sevmek gibi bireyi ahlaken yücelten değer aktarımını ya da ene (benlik) hâkimiyeti, sınırsız özgürlük, kibir, haset etmek gibi fıtratı bozucu yanlış zihin kodlamalarını, dünyaya geldiği çevrede, ailede alması muhtemeldir. İnsanın, kendi varlığına yönelmesi, kendine dönmesi zaman alır. “Her şey zıddı ile tanımlanır” önermesinden hareket edildiğinde, affedici olmayı kin tutmanın karşısına koyabiliriz. Biri varken diğeri ortadan kalkar. Olumsuz olanı tespit etmek yeterli değildir. Olumsuz tutum ve davranışların yerine olumlu davranışı koymak ve bunu pekiştirmek öncelik arz eder. Bu yüzden, zihni yanlış kodlanmış yaşamsal deneyimlerden temizlerken olumsuz duyguların/ olumsuz deneyimlerin yerine doğru inanç ve ilkeleri yerleştirmek sağlam bir yaklaşım olacaktır. Nefsin terbiyesinde toptancı yaklaşım doğru değildir. Kademe kademe, adım adım ilkesine uygun hareket etmek ve gelişime paralel olmayan gereksiz yüklemelerden kaçınmak gereklidir. Bu süreçte, anne-baba çocuğu destekleyicidir ve sürecin kontrolünde sorumlulukları vardır. Çocuktaki saf-katıksız fıtratı yoran, yıpratan, zedeleyen tutumlardan kaçınılmalıdır.

Uzm. Öğrt. Hatice ÖZDEMİR EKİNCİ
Milli Eğitim Bakanlığı